Sakarya’da Öğrenciyseniz Yurtta Kalmalısınız
Sakarya ilginç bir şehirdir. Her türlü kafa yapısını ve dünya görüşünü birarada görebileceğiniz, modern mi yoksa tutucu mu kestiremeyeceğiniz bir halka sahiptir. Örneğin, İzmir deyince aklınızda bir profil canlanabilir, ya da Konya. Ancak Sakarya bunlardan farklı bir şehirdir ve “Sakaryalı” denildiğinde net bir veri elde edemezsiniz, zordur. Bunun bir öğrenci için anlamı nedir peki? Yaşadığı yerdeki sosyal çevreden çok, okul kanalıyla sosyalleşeceği için şehrin yerli halkı öğrenci için gündem maddesi değil. Tabi ev sahiplerini saymazsak!
Kaçta eve girildi, evden kaçta çıkıldı, hangi arkadaş daha geçen perşembe gelmişti, geçen gün hangi şarkıyı dinlemiştiniz, annenizi en son ne zaman aradınız, hangi gün kaçıncı dersini boş gibi pek çok bilgiye hakim olabilecek potansiyelde ev sahipleri ile karşılaşmanız çok büyük bir olasılık. Bununla beraber tam tersi bir ev sahibi de bulabilir sizi. Şansınıza bağlı:)
Başka ve bu koşullar altında en mantıklı seçenek ise yurtta kalmak. Ki, her üniversite öğrencisi bu eşsiz deneyimi mutlaka yaşamalı, yurt hayatını tecrübe etmelidir. Sorumluluğun neredeyse hiç olmadığı yurt hayatı özellikle şehre yeni gelen öğrenciler için çok cazip: Yemek pişirmek, alışveriş ve temizlik yapmak, fatura ödemek, ev sahibiyle muhatap olmak gibi pek çok sorumluluktan uzaksınız. Kaldı ki üniversite bitip iş hayatına başladığınızda tüm bu görevleri ister istemez göğüsleyeceğinizi düşünürseniz, hayata bu kadar erken atılmaya gerek yok. O yüzden, yaşamın en keyifli zamanları olan öğrencilik döneminin bu son demini evde kalmanın gereksiz sorumluluklarıyla tüketmek iyi bir fikir değil! Bunun yerine yurtta kalıp okuldan arta kalan zamanı, kendinize, arkadaşlarınıza ve şehri keşfedip öğrenciliğin tadını çıkarmaya ayırmak en güzeli. Özellikle birinci sınıfta, öğrencinin hem okulu hem kendini keşfettiği dönemde bir de ev yükü taşımak bir üniversite öğrencisi için çok erken bir sorumluluk değil mi?